Ortaköy Bayan Masöz Hizmeti
Ortaköy Bayan Masöz
Astrup ve Askerdeki depodan iyi mi olur da haberi olabilirdi ki! Bir şüphe ışığı bir an Ortaköy Bayan Masöz Otto’nun beyninde yandı ve hemen söndü. Uzun zamandır Astrup’un onu koruması için birilerine para verdiğinden şüpheleniyordu. Otto bir sigara yaktı. Resimler donmuş gibiydi; ne sarı boyalı koridorlarda, ne de merdivenlerde tek bir hareket bile yoktu.
Yazı yurtta geçiren öğrenciler muhtemelen hâlâ yataklarındaydılar. Ama birkaç saat daha beklerse sabaha karşı saat 02:00’da 303 numaradaki bebeğin içeri soktuğu herifin neye benzediğini görebilecekti. Kız sarhoş gibiydi. Sarhoş ve hazır. Erkek de hazır şeklinde görünüyordu. Otto’nun aklına Aud-Rita geldi. Onunla Nils’in evinde bir şeyler içerken ilk kere karşılaştığında hepsi şişman patileriyle el sıkışmıştı. Ona doğru bembeyaz elini uzatıp birazcık bastırarak ‘Aud-Rita’ demesi,
Ortaköy Bayan Masöz
Otto’ya sarhoş musun diye soruyormuş benzer biçimde gelmişti: Er’u drita. Otto derin derin içini çekti. Şu Waaler piçi gece yarısına dek Özel Kuvvetler’le her yeri onlarca kere dolaşmıştı. Otto, Waaler ile askerlerin başındaki insanın minibüsün hemen yanında tartıştıklarını duymuştu. Günün ilerleyen saatlerinde özel birliklerden gelen kar maskeleri, MP5’leri, biber gazları ve gaz maskeleriyle toplam 24 asker, üçerli gruplar halinde tüm koridorlara yerleştirilecekti. Hedef kapılardan birini çalıp içeri girmeye kalktığı an minibüsten verilecek işaretle anında harekete geçeceklerdi. Düşüncesi bile Otto’yu heyecandan titretmeye yetiyordu.
Daha önce onları iki kez operasyonda görmüştü. Adamlar cidden gerçek değil gibiydi. Birkaç el silah atışı ve ışıklar aynen bir heavy metal konseri gibiydi ve hedefler korkudan hareketsiz bir şekilde birkaç saniyede kıskıvrak yakalanıyorlardı. Otto’yahut işin gizeminin bu olduğu söylenmişti: hedefin aklını başından alıp karşı koymasına fırsat vermeden ele geçirmek.
Otto sigarasını söndürdü. Tuzak hazırdı. İş sadece fareyi beklemeye kalmıştı. Polisler 03:00’da geleceklerdi. Waaler o saate kadar minibüse giriş çıkışı yasaklamıştı. Uzun ve sıcak bir gün olacaktı. Otto minibüsün içindeki şilteye uzandı. Şu an 303 numaralı odada neler bulunduğunu merak ediyordu. Yatağını özlemişti. Sallanışını özlemişti. Aud-Rita’yı özlemişti. Tam o anda giriş kapısı Harry’nin arkasından sertçe kapandı. Günün ilk sigarasını yakmak için durdu ve her yeri kavurmak için bekleyen güneşin önünde bir peçe şeklinde duran sabahın pusunu hâlâ atamamış olan havaya baktı. Uyumuştu. Derin, deliksiz ve kabussuz bir uykuydu. İnanası gelmiyordu.
Son yorumlar